Unutanlara ve bilmeyenlere hatırlatalım!
Miting meydanlarında Mavi Marmara dillerden düşmezken, pratikte bunlar yaşanıyordu:
1- Mavi Marmara gemisi resmi olarak İHH'nın mülkiyeti olduğu halde, Gazze'ye Türkiye bandıralı ile değil, Komor Adaları ülkesinin (Komorlar Devleti) bandıralı ile yola çıktı.
Çünkü Türkiye devleti ve hükümeti "eksik evrak" bahaneleriyle Türkiye adına göndermek istemedi.
Fakat Mavi Marmara'nın kendi iradesiyle yola çıkacağından ve çıktığından baştan sona haberdardı.
Mavi Marmara'nın taşıdığı yüzlerce yolcu ve binlerce ton ürün de Antalya’nın Kepez limanında uluslararası usullere bütünüyle uygun olarak arandı, tarandı ve onandı.
2- İktidar başından beri yurtiçinde ve yurtdışında Mavi Marmara katliamı ile ilgili açılan davalarda isteksiz davrandı, destek vermedi, davaları sırtında bir kambur olarak gördü, çoğu zaman dava aşamalarına çeşitli şekillerde engel olmaya da çalıştı.
3- İstanbul'daki Mavi Marmara davasında İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı veren hakim bir dahaki otutuma kalmadan, iktidarın en son kendine uygun hale getirdiği HSYK tarafından sürgün edildi.
4- Türkiye Dışişleri, Mavi Marmara katliamından sonra İsrail'i kurtarmak için hazırlanan ve şaibeli olduğu için uluslararası değeri olmayan "Palmer Paneli"nin altına imza attı.
Oysa uluslararası hukuka uygun olarak hazırlanan Mavi Marmara katliamını tescilleyip İsrail'i mahkum eden "Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Uluslararası Vaka İnceleme Heyeti Raporu"dur.
5- İşin daha garibi 37 ülkeyi aşkın Mavi Marmara katılımcısı, Uluslararası Ceza Mahkemesinde (Lahey) İsrail aleyhine dava açtı.
Mahkemenin savcısı da Türkiye de dahil olmak üzere taraflara konuyla ilgili bilgi ve belgelerin gönderilmesini talep etti.
Ancak Dışişleri, "Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Uluslararası Vaka İnceleme Heyeti Raporu"nu bile göndermedi ve bizde bilgi, belge yok dedi.
6- Bu davanın taraflarından biri olan Komor Adaları Cumhurbaşkanı müsteşarı davaya katılmak üzere Türkiye'den vize talebinde buldu. Bunun için Türkiye elçiliğinden vize almak için Tanzanya ve Kenya'da günlerce bekletildi ve vize alamadığı için mahkemeye katılmayıp geri dönmek zorunda kaldı.
7- Kasım 2014 yılında UCM, Mavi Marmara avukatlarına duruşmaya katılım davetiyesi gönderdi.
Ancak Hollanda elçiliği bu avukatlara hukuka aykırı bir biçimde keyfi engeller çıkarıp vize vermedi.
Aavukatlar Dışişleri ve Başbakanlık dahil birçok kurumu devreye girmek için bilgilendirdikleri halde bir netice alamadılar.
Bunun üzerine avukatlar mecbur kalıp resmi olarak üyesi oldukları Türkiye Barolar Birliği Başkanı "kemalist ulusalcı" Metin Feyzioğlu'ndan duruma müdahil olması için ricada bulundular.
Feyzioğlu hemen konuyla ilgileniyor, meselesi hallediyor ve hatta Hollanda elçiliği bunun üzerine özür de diliyor.
8- İstanbul'daki Mavi Marmara davasında İsrailli yetkililer hakkında verilen yakalama kararını mevcut mevzuata göre hemen yürürlüğe koyup İnterpol'e göndermesi gereken Adalet Bakanlığı, bu kararı 2 yıla yakın süredir usulsüz bir biçimde dışişlerinde bekletmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder